Zarife Koçgiri/Amude: Her insan doğduğu toprağın özelliklerini taşır. Kökü o topraktır çünkü. Ortadoğu toprakları da öyledir. Serttir yaşam. Yazılı olmayan hukuk kuralları hakimdir buralarda. Öyle ki bazen bu kuralları bir adım dahi aşsan ölümle sonuçlanabilir durum. Ama her zaman olmuştur ve olacaktır bu kuralları adım adım aşmak isteyen birileri, ölüm pahasına. Rojavalı kadınlar da böyledir. Her biri uğradığı haksızlıktan, yaşadığı acılardan bu kuralları ve duvarları parçalamak istemiş ve yüzünü devrime, özgürlüğe dönmüş. Öyle kolay da olmamış. Hadi birlikte görelim iyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla neler yaşamışlar Rojavalı kadınlar Rojava Devrimi’ne kadar…
Dira Heco Heyder, 45 yaşında ve beş çocuk annesi… Aynı zamanda Amude Topo Beldesi Kongre Star çalışanı olan Dira’yı ilk gördüğümde ne kadar güleryüzlü bir kadın demiştim. Sonra fark ettim, evet güler yüzlüydü; ama gözünde bir damla vardı ve sanki o damla akmak için bir fırsat bekliyordu. İşte ben de o damlanın peşine düştüm…
– Yurtsever Hareket ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?
– Kendimi bildim bileli hareketi tanıyorum. Çünkü ailem ortalama 30 yıldır hareketi tanıyor ve çalışmalara katılıyor; fakat şahsen ben, devrim sürecine kadar çok ilgilenmemiştim, daha doğrusu aklımdan çalışmalara katılmak hiç geçmemişti. Devrimden sonra kadın özgürlük mücadelesi vurgusuyla dikkatimi çekti ve sanırım yaşadığım süreçle de alakalı olarak beni çalışmalara itti.
– Toplumsal alan çalışmalarına katılımınız nasıl oldu?
– Ben devrimden sonra çalışmalara katıldım. Bu halka hizmet etmek istiyordum. Bunun için de elimden geleni yapmaya hazırdım. Daha önceden eşimle konuşmuştum, çalışmalara katılmak istiyorum diye. Daha sonra arkadaşlar gelip benimle konuştular, ben de kabul ettim; ama eşimle de görüşmelerini istedim. Çünkü o zamanlar ondan izinsiz bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Arkadaşlardan rica ettim onunla da görüştüler o da kabul edince çalışmalara başladım. Kongre Star yani kadın çalışmaları özgün çalışmalardır. Kendi bölgemizdeki kadınların bütün sorunlarıyla ilgilenmeye başladık; ama kadınlara yetemiyordum. Bu sebeple eğitime gittim. Eğitimden daha donanımlı döndüm. Aynı zamanda eşim ve çocuklarımla ilişkilerim de geleneksel yapıdan az da olsa kurtulmaya başladı. Tabi bunun için de bir mücadele yürütmem gerekti ve hala da gerekiyor. En azından artık işimle ilgili herhangi bir şeyi eşime sormuyorum.
– Ortadoğu’da bir kadının dışarı çıkıp çalışması, erkeklerle muhatap olması vb. her açıdan zor. Bu sebeple soruyorum: Çalışmalara katıldığınızda ailenizden ya da çevrenizden herhangi biri-birileri size engel olmaya çalıştı mı?
– Ben eve çok bağlı biriydim. Çok gerekmedikçe evden çıkmazdım. Bu sebeple çevremiz ilginç buldu. En başta eşim biraz gerginlik yarattı. En başta “evet” demişti, ama muhtemelen “bir kadın dışarda ne kadar çalışabilir ki?” diye düşünmüştü ya da benim yapamayacağımı. Ben fazla dışarda kalınca ve bundan mutlu olduğumu, halka hizmet etmeye devam edeceğimi görünce gerginleşti. Tabi ben taviz vermedim. Ne olursa olsun, kendisi ne derse desin çalışmalara devam edeceğimi söyledim. Bir süre daha gerginliği devam etti; benim kararımda net olduğumu görünce o da normalleşti. Eşim devrimden önce ikinci bir evlilik yaptı yani benim bir kumam oldu. O zamanlar bu yasaldı. Çevremizdekiler benim bundan kaynaklı evden çıkmak için bahane bulduğumu, bu durumu bu şekilde atlatmaya çalıştığımı düşündüler. Şimdi düşünüyorum da evet biraz öyleydi. Sonrasında düşüncem değişmiş olsa bile çalışmalara girmemdeki esas amaç hem ikinci eşe tahammül edememem hem de eşimden gördüğüm baskıydı. Böyle ya da değil. Benim çalışmalara girmem kimseyi alakadar etmez. Şu an itibariyle ben özgür ve eşit bir yaşam kurmak için çalışmalardayım.
– Esad Rejimi dönemi ile Demokratik Özerklik Sistemi dönemi arasında nasıl farklar var ve kadının önceki dönem durumu ve konumu ile bugünkü durum ve konumunu değerlendirebilir misiniz?
– Biz Kürtlerde kadınlar baskı altındaydı. Bütün insanlar doğuştan özgürdür; fakat biz bunu devrime kadar hiç yaşamadık. Şu an daha yeni yeni özgürlüğü hissetmeye başladık. Esad Rejimi döneminde hem Kürt olduğumuz hem de kadın olduğumuz için eziliyorduk. Dışarda rejim askerleri özgürlüğümüzü kısıtlıyordu, içerde de erkekler. Yani kölenin kölesiydik. Şimdi ise biz kadınlar yaşamın her alanındayız. Elimizin değmediği, emeğimizin olmadığı yer yok.
– Ortadoğu’da çok eşlilik İslam dininin verdiği bir hak olarak görülür. Eşinizin ikinci bir evliliği var. Eşiniz ikinci kez evlendiğinde ne hissettiniz, size göre bir kadın neden çok eşliliğe evet der?
– 9 yıl önce eşim ikinci evliliğini yaptı. Çok zordu benim için. Eminim ki bunu yaşayan bütün kadınlar benim hissettiklerimin aynısını hissetmiştir. İlk etapta çok gergindim, kabullenemiyordum ama eşimin korkusundan duygularımı yansıtamıyordum da. Çünkü sizin de dediğiniz gibi bu topraklarda çokeşlilik bir kültürdür hatta yasaldır. Boşanma hakkım yok, mecbur mevcut durumla yaşamaya alışmam gerekiyor. Belli bir süre sonra da alışıyorsun. Normalleşiyor.
Eşim birden fazla kadınla evlenen ne ilk ne de son kişi. Bu zaten yasal olduğu için eşimin ikinci eşine de normal geldi. Belki de sevdi eşimi tam bilemiyorum. Ben en başta eşimin evlendiği kadına çok sinirliydim; fakat dedim ya normalleşti, normalleştim. Özellikle de çalışmalara girdikten sonra fark ettim ki bu yaşananların suçlusu kadınlar değil. Esas olarak sistem bunu erkeklere uygulatıyor. Bu sebeple de o kadına kızmamaya başladım. Çünkü mevcut sistem erkeği koruyan sistemlerdir. O zaman biz Rojavalı kadınlar Demokratik Özerklik sistemi altında birbirimizi koruyacağız ve kadın devrimimizi büyüteceğiz.
– Özerklik Sistemi ile birlikte yeni kanun ve bazı yaptırımlar oluşturuldu. Bunlardan en önemlileri çok eşliliğin ve çocuk yaştakilerin evlendirilmesinin yasaklanması. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ve size göre bu yaptırım ve kanunlar Ortadoğu halklarını nasıl etkiler?
– Biz Rojavalı kadınlar olarak devrimi gördük ve devrimle birlikte haklarımızı tanıdık. Bundan sonra bu evlilikler normal görülmeyecektir. Zaten kadın kanununda da çok eşlilik yasak. 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası var. Şu an daha devrimin başlangıcındayız. Bu sebeple devrim bilinci bütün halkta tam anlamıyla oturana kadar bazı yöntemlere ihtiyacımız var. Elbette ki toplum daha da geliştiğinde bu sorunlar ve zor yöntemleri ortadan kalkacaktır. Ortadoğulu kadınların bu sorunları aşması için öncelikli olarak mevcut kalıplar için mücadele etmesi ve yüzünü özgürlüğe, devrime dönmesi gereklidir. Bu sebeple Rojava bir örnek teşkil edebilir bence. Gelsinler buradaki sistemi ve yaşamı tanısınlar.
– 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken, özelde Ortadoğu ve Kürdistan kadınları ile dünyadaki bütün kadınlara ve ezilen halklara ne söylemek istersiniz?
– Kadınlar artık erkekten bağımsız hareket etmeli, hakları ve özgürlükleri için birlikte olmalı ve mücadele etmeliler. Bütün halklar zalimin zulmüne karşı boyun eğmemeli, Cizre, Sur ve Nusaybin gibi ayağa kalkmalıdırlar.