DERYA OZANYAN | “Faşizmi çaresiz kılanlara selam olsun! Bu zafer bizim!”

İnternet sitesi tkpml.com‘da yayımlanan habere göre Derya Ozanyan, “süresiz açlık grevi eylemleri bir irade çarpışması olarak yaşanmıştır ve yenen bu ülkenin zindanlarından dünyanın dört bir yanında bedenini açlığa yatıranlar olmuştur. Bu sürecin en önemli yanlarından biri de devrimci dayanışmanın açığa çıkması ve bu mücadelenin de birleşik mücadelenin bir örneği olarak yaşam bulması olmuştur.” Dedi.

Derya Ozanyan’ın açıklaması şu sözlerle başlıyor:

“DTK Eşbaşkanı ve HDP Colemerg Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ve başta ülkemiz zindanları olmak üzere Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında, dünyanın çeşitli merkezlerinde binlerce insanın dahil olduğu açlık grevleri ve ölüm orucu direnişi, 200 günün ardından 26 Mayıs 2019 günü sonlandı.

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması talebini sahiplenerek bu süresiz açlık grevi direnişlerinin bir parçası olan TKP-ML dava tutsağı Hiyem Yolcu eyleminin 68., Haydar Sönmez ise eyleminin 56. gününde direnişi Leyla Güven ve tutsaklarla birlikte sonlandırdı.

Feda eylemi ile sekiz şehidin verildiği, aşama aşama kitleselleşen ve son olarak da 15’er kişilik iki grubun süresiz açlık grevini ölüm orucuna evrilttiği bu direniş sürecinin faşist Türk devletini köşeye sıkıştırdığı ve adım atmak zorunda bıraktığı açıktır.

Ülkede ekonomik ve siyasi çalkantıların eşliğinde bir yönetme krizi yaşayan ve bir süredir MHP’yi kendisine koltuk değneği misali kullanarak ayakta kalabilen AKP iktidarı, Ortadoğu’da da bir hezimet içerisindedir.

Ortadoğu’nun zenginliklerini kendi tekelinde görerek buranın çevrildiği “kurtlar sofrası”nın kıyısına tüm açgözlülüğü ve arsızlığı ile çöken faşist Türk devleti ve temsilcisi AKP, pay kapmak için emperyalist-kapitalist devletlere; halkın canı, kanı ve alınterinden sömürdüğü kaynakları altın tepside sunmakta ama giderek çetrefilleşen ilişkiler nedeniyle girdabın içinde boğulmaktadır.

Can simidi arayan bir bütün faşist Türk devleti, tüm klik ve temsilcileri ile 19 Mayıs’ta, yine bir soykırım merkezinde birlikte poz vererek, kendi içerisinde bir konsensüs arayışında olduğunu göstermiştir.”

“Faşizm bir çaresizlik içindedir!”

“Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nda yönetme krizi ile ülkeyi sürekli seçime sürükleyerek kendisini onaylatma ihtiyacı hisseden AKP-MHP faşist bloğunun, 31 Mart yerel seçimlerinde yine Kürt gerçekliğinin sert duvarına tosladığına, klikler arası derinleşen dalaşta elinin zayıfladığına ve politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Faşist Türk devletini bu denklem içerisinde hem Türkiye hem Kürdistan’da bir çaresizliğe sürükleyenin Kürt halkının ulusal devrimci mücadelesi olduğu açıktır. Rojava ve Suriye’de işgalciliğe soyunan, DAİŞ-El Nusra gibi katil ve tecavüzcü sürülerine çobanlık yapan faşist Türk devleti, buradaki devrimci ve yurtsever silahlı güçler tarafından geri püskürtülmekte, DAİŞ’in bölgede beli kırılarak faşist Türk devleti de hareket ettirilemez hale getirilmektedir.

Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nda ise yönetme krizi ile ülkeyi sürekli seçime sürükleyerek kendisini onaylatma ihtiyacı hisseden AKP-MHP faşist bloğu, 31 Mart yerel seçimlerinde yine Kürt gerçekliğinin sert duvarına toslamış, klikler arası derinleşen dalaşta eli zayıflamış ve politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştır.

Diğer yandan yarım yılı aşan bir süredir devam eden açlık grevleri, feda eylemleri ve beyaz tülbentli analarımızın hapishane önlerini direniş mevzisine çevirme direngenliği iktidarı fena halde köşeye sıkıştırmış durumdadır.

Faşist MHP’nin başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan için ‘avukatları ile görüşebilir’ noktasına gelmesi bile başlı başına devletin tıkanıklığının derecesini gösterir niteliktedir.”

“Bu zafer bizim!”

Ozanyan açıklamasında sürecin en önemli yanlarından birinin devrimci dayanışmanın açığa çıkması ve bu mücadelenin de birleşik mücadelenin bir örneği olarak yaşam bulması olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:

“Süresiz açlık grevi eylemleri bir irade çarpışması olarak yaşanmıştır ve yenen bu ülkenin zindanlarından dünyanın dört bir yanında bedenini açlığa yatıranlar olmuştur. Bu sürecin en önemli yanlarından biri de devrimci dayanışmanın açığa çıkması ve bu mücadelenin de birleşik mücadelenin bir örneği olarak yaşam bulması olmuştur.

PKK dava tutsaklarının bu tarihi direnişine Türkiyeli devrimcilerden DKP/Komün, DKP-BÖG, MLKP ve TKP-ML dava tutsakları da süresiz açlık greviyle eşlik etmiş ve tecritin kırılması için bedenleriyle bir irade savaşına girmişlerdir.

Daha önce bulunduğumuz tüm hapishanelerde 3 günlük, ardından birer haftalık dönüşümlü açlık grevine girerek bu sürecin bir parçası olarak bizler, 1 Mart’ta hapishanelerde binlerce tutsağın açlık grevine girmesiyle eylem ve dayanışmamızı bir başka aşamaya taşımış, tutsaklarımız Hiyem Yolcu (Bakırköy Kadın Hapishanesi) ve Haydar Sönmez (Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishane) ile süresiz açlık grevine başlamıştık.

Feda eylemleri ile direnişe can olan sekiz direnişçiyi saygı ve minnetle anıyor, bu mücadelenin fırtınaya dönüşmesinde ilk damla görevi gören Leyla Güven başta olmak üzere bu direnişte, bu irade savaşında yer alan tutsakları, tutsaklarımızı; Nasır Yağız’dan İmam Şiş’e, Strasbuorg’a dek direnişçileri selamlıyoruz.

Bu zafer bizim!”