Yoldaşlık, yoldaşlaşmak tam da böyle bir şeydir. Tanımamış olsan, hiç sohbetiniz olmasa, bir kere bile kucaklaşamamış olsan da, en sıcak duyguları hissetmektir. O ölümsüzlüğe doğru yola çıkarken, yüzünde bir gülümsemeyle senin kalbinin yerinden çıkıp ona eşlik etmesidir. Hiç alışamazsın bu duyguya. Yüreğin onca defa yaşasa da bu duyguyu, bir türlü nasır tutmaz. Tutmasın da zaten, nasırlı yürekler özgür bir geleceği inşa edemez çünkü.
Biz de Rojava’da ölümsüzleşen Tekoşer’i hiç tanımadık, gözlerinin içine bakıp karşılıklı gülümsemedik ama onun mücadelesi ve ölümsüzlüğü bizi Floransa’ya götürüp ailesi, arkadaşları ve dostları ile tanıştırdı. Onlara sarılırken, gözyaşlarımız karışırken, Tekoşer’e sarıldık, o sıcaklığı hissettik. Bu hiç de soyut bir his değildi, biz bugün Tekoşer’e sarıldık. Onun gözlerinin ışıltısını nereden aldığını gördük.
Tam bir Partizan ailesine yakışırcasına ailenin söylediği “Onu kaybetmek bize acı verse de onunla gurur duyuyoruz” cümlesi ile onların duyduğu onuru paylaştık. Annesinden, babasından, kızkardeşinden, kuzeninden Tekoşer’i dinlerken hepimiz Tekoşer’in sesini dinledik, bize yaptığı çağrıyı duyduk.
Onlar bize Tekoşer için yapılan eylemlerin fotoğraflarını gösterirken biz de yoldaşlarımızın onun için astığı pankartları, yazılamaları ekledik yanına. Onlar da biz de daha bir güçlü olduk sanki, Tekoşer’in gücünü taşıdık içimize.
Onu, bizi nasıl daha iyi anlatabilirdik?
İtalyan Partizanları çocukluğunda ailesinin anlattığı hikayelerden ya da ailesi ile çıktığı gezilerde tanıyan Tekoşer’i “Şimdi bir Partizan olarak ölümsüzleşti” sözleri ile onurla anlatan bir aileyle tanışmak sözlerle anlatılamaz. Ardından, yanlarına gittiğimiz ve Tekoşer’in onurla taşıdığı mücadeleyi resmileştiren, sözlere döken pankartlar hazırlayan İtalyan dostlarımızla tanışmak onun yoldaşları olmaktan duyduğumuz gururu daha da büyüttü.
Onu, bizi nasıl daha iyi anlatırdık düşüncelerine karşı Tekoşer’i çok iyi anlayan, onunla gurur duyan ve mücadelesine saygı duyan insanlar zaten bizi karşılamıştı.
Bir Partizan