Zarife Koçgiri | Amude: Beni Şehnaz’a çeken farklı bir şey var. Çok emekçi bir kadın olmasının yanısıra, çok da örgütçü. Çünkü on yıllardır yurtsever hareketi tanıyor ve faaliyet yürütüyor. Aynı zamanda da çok canlı. Çok yaşlı olmamasına rağmen küçük yaşta evliliğin vermiş olduğu yorgunluk yüzünden okunuyor. Esasında başka şeyler de okunuyor… Şerin ise çocuksu… Devrimle birlikte kendisine sunulan alternatifin yani özgürlüğün peşinden gidiyor.
– Kendinizi tanıtır mısınız?
Şehnaz: İsmim Şehnaz İbrahim. Amudeliyim. Kongre Star Amude yönetimindeyim. 44 yaşımdayım. 5 çocuğum var.
Şerin: İsmim Şerin Hesen Furuğ. 29 yaşımdayım. Evliyim. 3 çocuğum var. Kongre Star Amude yönetimindeyim.
– Yurtsever Hareketi ne zaman ve nasıl tanıdınız?
Şehnaz: Doksanlardan sonra tanıdık. Eşim hareket taraftarı olan bir müzik grubundaydı. Ben de 17 yaşımdaydım. Arkadaşlar benimle tanışmak istediklerini söylemişler. Ben istemedim. Çünkü herkes iyi-kötü birçok şey söylüyordu. Bir gün bir kadın arkadaş, benimle görüşmeye geldi. Benim 14 yaşımda evlendiğimi öğrenince sistemi eleştirdi ve bana kadın özgürlük mücadelesinden bahsetti. Bu dikkatimi çekti. Böylece ben de biraz daha hareketi tanımak istedim. Ve çalışmalara da girmiş oldum. O dönem örgütlenme çalışmaları yürütüyorduk.
Çalışmalara katıldığımızda faaliyetlerimizi gizli yürütüyorduk. Çünkü rejimin baskısı çok fazlaydı. Ama ne kadar faaliyetin önünü kesmek isteseler de bunu yapamıyorlardı. Sürekli olarak kadınları hareket etrafında topluyor ve toplantılar yapıyorduk. Katılım gruplarını gönderiyorduk. O dönem yaptığımız çalışmaların meyvelerini, devrim zamanında topladık. Harekete bağlılığımız çok güçlüydü, hala da güçlü.
Şerin: Ailem eski yurtseverlerdendi. Ben doğduğumdan beri hareketi tanıyorum fakat çalışmalara katılımım devrimden sonra oldu.
– Esad Rejimi dönemi ile Demokratik Özerklik Sistemi dönemi arasında ne gibi farklar var sence ve kadının önceki dönem durumu ve konumu ile bugünkü durum ve konumunu değerlendirebilir misiniz?
Şerin: Biz rejim döneminde kör, sağır, dilsizdik. Rejim dönemi aklımızdan hiç gitmiyor ve bir daha da o günlere dönmek istemiyoruz. Fakat Reber Apo’nun felsefesiyle birlikte hakikati tanıdık ve hakikat yolundan ilerlemeye başladık. Bu yoldan da dönmeyeceğiz.
– Ortadoğu’da bir kadının faaliyet yürütmesi her açıdan zordur. Bu açıdan siz çalışmalara katıldığınızda ailenizden ya da çevrenizden tepki aldınız mı?
Şehnaz: Benim ailem de eşimin ailesi de çalışmalara katılımda önümü kesmek istediler. Çünkü o dönemler genç bir kadın dışarı çıkacak ve bir erkeğin yanında toplantı yapacak… Gerçekten bu ayıptı. Çok fazla dedikodu yapılıyordu; fakat ben hiçbirine kulak asmadım. Nasıl ki devlet bizim yolumuzu kesemiyordu o zaman hiçbir kalıp da kesemezdi. Bizim bu kalıpları kırmamız ve özgürlüğü aramamız gerekiyordu.
Şerin: Eşim hiç zorluk çıkarmadı; fakat çevredekiler bayağı zorladılar. Benim ise dört duvar arasından çıkmam gerekiyordu ve çıktım. Kararımda net olduğumu ispatlayınca da artık kimse bir şey diyemedi.
– Çocuk yaşta evlenmek zorunda bırakılmışsınız. 14 yaşında evlenen bir çocuk olarak ne yaşadınız, ne hissettiniz?
Şehnaz: Evet, 14 yaşımda evlenmek zorunda bırakıldım. Çok ağır bir yüktü. Sadece benim için değil, bu topraklarda yaşayan birçok kız çocuğu aynı zorluğu yaşamak zorunda kalıyor. Çünkü senin isteğin sorulmuyor. Baba ve abi sana “onunla evlenecek ve ölene kadar onunla yaşayacaksın” diyor. Söz hakkın yok, hele karşı çıkma hakkın hiç yok. Küçük yaşta evliliğin hem yükü ağır hem de ağrısı fazla. Eşimin ailesinin nüfusu 25’ti ve ben “küçük gelin” olarak hep onlara hizmet etmek zorundaydım. Bu sebeple 24 saat sürekli olarak ayaktaydım. Eşim benden altı yaş büyüktü. Ne olursa olsun çocuk evliliği, yetişkin evliliği gibi olmuyor. Bu yüzden eşimle benim aramda çelişki açığa çıkıyordu. Birbirimizi anlayamıyorduk. Hoş onun da beni anlamak, yükümü ya da derdimi paylaşmak gibi bir niyeti yoktu.
– Rojava Devrimi’nden sonra oluşturulan Demokratik Özerklik Sistemi ile birlikte yeni kanun ve bazı yaptırımlar oluşturuldu. Bunlardan en önemlileri; çok eşliliğin ve çocuk yaştakilerin evlendirilmesinin yasaklanması. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ve size göre bu tür önlemler halkı nasıl etkiler?
Şehnaz: Ben de küçük yaşta evlendirilen biri olarak başka bir çocuğun da aynı zulmü yaşamasını istemiyorum. Aynı zamanda sağlık açısından da çok büyük tahribatlara yol açabiliyor ve bir de bir evin bütün yükü çocuklarla birlikte onun sırtında. Bu düşünce düşmanın düşüncesidir. Kadını daha fazla köleleştirmek için gerçekleştiriliyor. Bunun tekrarlanmasını istemiyoruz. Örneğin geçen yıl İran’da patlak veren isyanda kadınlar daha aktif rol almıştı. Baş örtüsünü çıkartarak isyan eden kadınlar gündemdeydi. Bence Rojava Devrimi’nin etkisi büyüktür. Zaten Ortadoğu devrimi binlerce yıldır kat be kat köleleştirilen kadınların isyanları sonucunda olacaktır.
– Yürüttüğünüz çalışmanın içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Şehnaz-Şerin: Reber Apo’nun felsefesiyle birlikte kadınlar öncüleşmeye başladı. Artık kadınların örgütlenme imkanı doğmuştu. Biz de bu esasa dayanarak 8 yıl önce Kongre Star’ı kurduk. Zaten 14 yıldır özgün örgütlenmemiz vardı. Şu an ise bu özgün örgütlenme Kongre Star etrafında merkezileşmiş durumda. Rojavalı kadınların da artık bir örgütü var. Ne kadar örgütlüysek o kadar güçlüyüz.
Amude Kongre Star kurulduğunda kadınlara şunu söyledik: “Biz Kongre Star olarak kadınlarla birlikte bütün kadınların yükünü paylaşacağız ve paylaşarak çoğalacağız.” Kimse bize haklarımızı vermeyecek, biz haklarımızı alacağız. Biz Rojavalı kadınlar olarak kendimizi her alanda geliştirdik. Özgün örgütlenmemiz var, kadın ordumuz var, öz savunma gücümüz var, siyasi ve ekonomik alan örgütlenmemiz var. Bu gücümüzü öncelikle Ortadoğu, sonra dünya kadınlarına yaymalıyız. Kongre Star kadın öncülüğünde toplumu örgütler. Toplum örgütlendikçe bilinçlenir ve bu bilinç bir pratik halini alır. Böylece toplum devrimcileşir ve Rojava Devrimi büyür. Kongre Star nerede bir kadın dardaysa ona elini uzatır ve sıkıntılarından kurtulması için o kadınla birlikte çözüm arar.
– Kongre Star çalışanları ve Rojava Devrimi’ni yaratanlardan birileri olarak; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken özelde Ortadoğu ve Kürdistan kadınlarına ve dünyadaki bütün kadınlara ve ezilen halklara ne söylemek istersiniz?
Şehnaz-Şerin: Her günümüz 8 Mart gibi mücadele, direniş ve özgürlük ruhu ile dolsun. Bütün dünya kadınları olarak örgütlenelim, bilinçlenelim ve binyıllardır süren kölelik düzenini yıkalım.