2 ŞUBAT | “Herşeyi elleri ve kavga bilinçleriyle yarattılar”

Nedendir bilemem her şubatta ellerim ve ayaklarım buz keser. Üşür yüreğim dayanılmaz bir acı kaplar tüm bedenimi. Hüzün bir an olsun eksik olmaz içimde. Beni ve bizleri bu kadar derinden etkileyen ve kuşatıp sarmalayan sarsıntının nedeni nedir? Yıllar geçmesine karşın halen içimizde yaşanan tanımlanması zor, acı ve hüznün adı nedir?

Her şubatta karşı konulmaz güçlü esintinin akıntısına kapılarak bizleri alıp buz kesen memlekete ve dağlara götüren nedenlere eğilirim. Sorular ve sorgulamalar rahat bırakmaz beynimizi ve bedenimizi. Gittiğimiz her yere yaptığımız her işe peşimiz sıra gelir ve sorgulayan bir çift zeytin karası gözlerle dikilir durur karşımızda. Çözümle ve anla. Kavra ve yürü üstüne pratiğin! 2 Şubat derinden, sessiz akan, kuşatan devrimci vicdan sorgulamasıdır. Sorgulayan bir çift yaman devrim sözüdür. Beşleri tanımayan onlara bir an olsun bile dokunma şansı bulamayan sözlerine uzanamayan yürüyüşlerine tanıklık etmeyen yaşanan ve her daim yaşanacak olan derin sarsıntının adını ve nedenini bilemez. Bilemez bu derinlikte yaşanan korun rengini.

Devrim ve özgürlük için toprağa düşen her can onurumuz ve değerimizdir. Söz konusu özgürlüğün kazanılması uğruna bedel ödeyenler olursa her şey donar. Ancak bazı süreçlerde toprağa düşen yoldaşlarımız vardır ki; sürecimizde yaşanılanlar dikkate alınıp devrimin zorlu görevlerini bütünlüklü düşününce onlardan daha fazla bahsetmeye, yürüdükleri yola daha fazla bakmaya yaşam ve kavgalarını daha fazla örnek almaya gerek olduğu görülür. Onların her yaptığı, yapamadıklarımızın eleştirisidir. Onların şehitlik hali bizlerin özeleştirisidir.

Partinin ve sürecin en zor dönem ve anında kendisine fazlasıyla misyon biçip rolünü oynayamayanların küçümsenmeyecek düzeyde olduğu bir dönemde; Beşler elleri ve silahlarıyla korkusuzca devrimin örgütlenmesine giriştiler. Savaş alanında görev almamak için bilinen ve her daim dile getirilen gerekçelerini süslü cümlelerle akıl almazca sahte nedenlerle dile getirenlerin hatırı sayılır sayıda olduğu bir süreçte Beşler bir an bile tereddüt etmeden cephede yerlerini aldılar. Yapabileceklerine dair her türlü kuşku ve kaygıların açık ve gizli dile getirildiği bir süreçte herkesi fena halde yanıltarak, söyledikleriyle yüzleşmeye yönelttiler. Beşler “yapılamaz-başarılamazkazanılamaz” denilen, her türlü erkek egemenliği kokan gerici anlayış ve yaklaşımların reddi oldular. Güvensizliğin-kuşkuculuğun-tereddütlerin karşısında devrimin yılmaz savaşçıları gibi durdular.

En zor süreçte, koşulların en elverişsiz olduğu dönemde, yapılamaz denilen gerilla eylemlerini gerçekleştirdiler. Gidilemez denilen köylere, açılamaz denilen kapılara, düşülemez denilen yollara düşerek her şeyi ters yüz ettiler. Eğitici, değiştirici ve dönüştürücü rolü olan en etkili eğitimleri buza kesmiş kar altında gerçekleştirdiler. Savaş pratiğinin her adımını ve tecrübesini yazılı hale getirmeye çalıştılar. Başarılı başarısız geçen her pratiği devrimin ve partinin öğretisinde sorguladılar. Ve tekrar pratiğin örsünde sınanmak için geleceğin görevi listesine eklediler. Partiye ve halka hizmetin ve şehitlere olan kopmaz bağlılığın mülksüz isimleri olmayı esas aldılar. Devrime partiye şehitlere ait en anlamlı ve değerli sözleri yazıya mısralara notalara döküp işlediler. Halkın savaşçısı olanların nasıl da halkın sanatçısı olabileceğini silah ve sazlarıyla gösterip öğrettiler.

Varlığı dile getirildiğinde en yakın taraftarların bile acabayla baktığı sınırlı tecrübesiz bir gücü kendisinden bahsettirir hale getirdiler. Hem düşmanın hem dostların dikkat ve ilgilerini üzerlerine çektikleri mütevazi bir savaş gücü yarattılar. Varlığı, etki gücü zayıf olan bir gerilla müfrezesini kendisini her geçen gün daha ileri düzeyde örgütleyen devrim ve parti gücüne çevirdiler. Beşler yükseklere çekilmiş bayrağımız ve onurumuz oldular. Partinin ve devrimin kadın bilinci, yürekleri ve bilekleri oldular. Her şeyi elleri ve kavga bilinçleriyle yarattılar. Mülkiyetsiz, ünsüz, kariyersiz yaşamın devrimci beşleri oldular. Şan ve şeref olsun beş kadın öncü yoldaşımıza. Şan ve şeref olsun devrimin her daim çarpan beş kadın yüreğine.